YIRTIK SAYFA E-Edebiyat Dergisi
Yırtık Sayfa  
  YIRTIK SAYFA 13
  YIRTIK SAYFA-1
  YIRTIK SAYFA-2
  YIRTIK SAYFA 3
  YIRTIK SAYFA-4
  YIRTIK SAYFA 5
  YIRTIK SAYFA 6
  YIRTIK SAYFA 7
  YIRTIK SAYFA 8
  YIRTIK SAYFA 9
  YIRTIK SAYFA 10
  YIRTIK SAYFA 11
  YIRTIK SAYFA 12
  Ziyaretci Defteri
  iletisim
  GAZETE YIRTIK
  YIRTIK GALERi
  Videolar
  E-Kitaplar
  YENi CIKANLAR
  DESTEKLEDiKLERiMiZ
  sitemap
© 2009-2010 Yırtık Sayfa
YIRTIK SAYFA 10

 
 





 

Yine yeni bir sayıyla karşınızdayız. Yırtık Sayfa'10 ile sizleri selamlamaktan mutluluk duyuyoruz. Bu mutluluğumuza sizlerin desteği de gün geçtikçe katbekat ekleniyor. Selam olsun yırttığı sayfaları cebinde saklayan sizlere, selam olsun tüm edebistlere.

 

Havaların soğumasıyla şehre düşen sisin içinden sızıp gelen imgelerle sizlere selam ederken, rüzgârın altında son nefesini ayışığının seviştiği sokak lambasının gölgesinde elinde kâğıt ve kurşun! kalemiyle düş(ünce)lerini uzak diyârlardaki bozkırlara damlatan güneşin alevlerine elvada diyoruz. Havaya savurup boşlukta savrulmasını izlediğimiz kelimelerin yine ilk an ki aşk ile bir araya gelip dans ettiği günleri uzun zamandır bekliyoruz.

 

Yırtık Sayfa 10. sayısında sizlere bu unutulmaz anları yaşatmaya devam ediyor.

 

Aral'ın kenarına kondurduğumuz kanatlarımızın inceden sızını bastırmak için tavşal sarıp çıkıyoruz yola. Kristal vazolara alelacele yerleştirilen papatyaların mis kokusunu ciğerlerimize hapsedip, her karanlığa düşüşümüzde kucak dolusu nur yağdırılan ötelerin ötesini görmek için soruların içinde sorularımızı cevaplıyoruz. Ey İstanbul! diyor şair, ve ekliyor nefes almadan; Ben sana daha ne söyleyeyim... her adımda bir adım yazarken kapılıyorum kaldırımlarından taşan tozlarına diyoruz ve Aşk ile İstanbul'un Kız Kulesi'nde birleştiriyoruz.

 

Yolumuz uzun ve daha yeni çıktık yola...

 

Yalnızlığı yâren edip düşüyoruz maviliklere; beklemediğim-iz bir an da, beklemediğim-iz sözlerle vurulurcasına. İstanbul'da bıraktığımız aşkın yalnızlığını seyrediyoruz. Toprağın kokusuyla kendimizden geçerken, günler geceleri, gecelerde ihanet hikayelerini kovalarken kah içinde kah kenarında buluyoruz kendimizi; acı ihanetin. Hükümdarın hizmetçisi için sessizce döktüğü gözyaşına mendil olup eriyoruz. Kısa bir nefes aldıktan sonra kavramların tanımlarıyla kapsamlarına yaptığımız zulmü eleştiriyor, televizyon karşısına geçip bizleri yönetenlere bağırarak okkalı bir cevap veriyoruz: ÇEKİN ELİNİZİ DÜŞ(ÜNCE)LERİMİZDEN!

 

Kısa bir mola verip Minedze'de tekrar yola düşüyoruz.

Yolda,

"Sahipsiz kaldı nece Ahıska’nın köyleri,

Minedze’nin, Hırtız’ın taş yapılı evleri.

Georgisuminde, Çala, Tisel, Koltahevler,

Ohera, Kısatıbı hem İnteli Türklerin." dizeleri dolanıyor dudaklarımıza ve anayurda dönüyoruz tekrar.

 

İzmir'e gidiyoruz semâları aşıp, ufuklarda gezdikten sonra ve Gamze Atal'ın kaleminden Felsefeci/Yazar Pınar Nurhan'ın yeni kitabı "Modern Cinayetlerin Kokusu" hakkında yaptığı sıcacık röportajı sizlere sunuyoruz.

 

Yırtık Sayfa 10. sayısıyla sizlerin karşısında. Umuyoruz ki bu sayımızı da beğeniyle okuyacak, tekerrürün içindeki tefekkürü ayıklayıp hayatlarımıza can katacaksınız.

 
İçindekiler:

Gamze Atal              Pınar Nurhan'la Modern Cinayetlerin Kokusu
Özlem Peker            Bin Bir İhanetin Masalı
Tevfik Hatipoğlu     Onun Adıdır Yalnızlık
Durkaya İpşir          Selam Sana Güzel İnsan
Hülya Atılgan          Aşk da Benim Aşık da
Kadir Ünal               Sorular Senin, Cevaplar Senin
Selamat Vefa           Adsız Gemi
Feyzi Şahismail        Türklerin
Yasin Kara               Sen İstanbul'sun
Cihat Albayrak        Muhalefet

Yırtık Sayfa 11. sayısında yeniden buluşmak üzere…

Yırtık Sayfa'lar naftalinlerinden sıyrılmaya, gölgeler karanlıktan ayrılmaya devam ediyor.

 

 


Biri O(Edebiyat) kim mi dedi?

O bir deniz; hülyaları aşan, derunlarda coşan, sonu gelmeden çağlayan, güneşe yağmuru tattıran, zihinlerdeki zehri akıtıp tadına baktıran, sustukça konuşturan, engin bir parıltının üzerine konan bir yıldızın halini alan, atılan her bir kulaçta dünyaları sarsan bir deniz…

Ve bizler; O denizdeki mavnalarda kürek çeken, tuzla bulanan suların ortasında nefes alan, yakamozlarla ahbaplık yapan, bir gün güvertede ufka bakıp bir gün yosunlara sarılan, kimi zaman Ay’a sırtını yaslayıp sevinçle, kimi zaman da ıstırap akıtan ruh haletiyle mürekkebini O denize akıtan, akıntılarda girdaplarda birlikte yoğrulan sevdalarız…

Durkaya İPŞİR

 


DİKKAT:

Yazılarınızı yirtiksayfa@post.com adresinden bizlere ulaştırabilirsiniz.


Yırtık Sayfa © 2009 

 


 
Add  
 


 
Bugün 93331 ziyaretçi (183615 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol